Yeni nesil orta menzilli havadan havaya füze: AMRAAM
AMRAAM, gelişmiş bir orta menzilli hava - hava füzesi olarak, uzun yıllardan beri NATO ve müttefik ordularının envanterinde yer alıyor. Yeni nesil orta menzilli havadan havaya füze: AMRAAM yazısı ilk önce Tabya Dijital üzerinde ortaya çıktı.

Gelişmiş Orta Menzilli Hava-Hava Füzesi AMRAAM, Amerikan yapımı, görsel menzil ötesi yeteneğe sahip, hava-hava füzesidir.
Her hava ve gece şartlarında çalışabilir. Yarı aktif, sadece alıcı radar rehberliğinin yerine aktif gönderici-alıcı radar rehberliği kullanır. AMRAAM füzesi fırlatıldığında, NATO pilotları bunu “Fox Three” kısaltma koduyla belirtir.
AMRAAM, ABD envanterindeki başlıca görsel menzil ötesi hava-hava füzesi olarak AIM-7 Sparrow’un yerini büyük ölçüde aldı. 2008 itibarıyla ABD Hava Kuvvetleri, ABD Donanması ve 33 uluslararası müşteriye 14 binden fazla AMRAAM üretilmişti.
AMRAAM, Irak, Bosna, Kosova, Hindistan ve Suriye gibi çatışmalarda kullanılmış ve 16 adet düşman uçağının imhasını sağlamıştır. Uzun vadede ise ABD’de AIM-260 JATM ve Avrupa ülkelerinde MBDA Meteor gibi füzeler AMRAAM’in yerini almaya başlayacak gibi duruyor.
Kökenleri
1950’lerde Hughes Aircraft tarafından geliştirilen AIM-7 Sparrow orta menzilli füze (MRM), ABD Donanması tarafından satın alınmış ve “görsel menzil ötesi” (BVR) kabiliyeti olan ilk operasyonel hava-hava füzesi olmuştur.
Yaklaşık 19 km etkili menzile sahip olan bu füze, önce radar ışın yolunda seyir eden bir füze olarak kullanıldı. Daha sonra ise hedefi takip etmek için yarı aktif radar rehberliğine yükseltildi. Bu sistemde füze, hedefi aydınlatan uçaktaki radar yansımalarını izleyerek hedefe yönelir. Sparrow, görsel ve görsel menzil ötesinde de etkiliydi.
AIM-7 Sparrow’un gelişimi
Başlangıçta, yer bombardımanı görevlerinde sabit hedeflere karşı tasarlanan Sparrow, Kuzey Vietnam’da Birinci Çinhindi savaşı kapsamında savaşan manevra kabiliyeti yüksek Sovyet menşeili savaş uçaklarına karşı kötü performans gösterdi. Zamanla geliştirildi ve yakın hava muharebelerinde çok etkili hale geldi.
Füzenin ilk beam riding (ışın takip) versiyonları o yıllarda aktif olarak kullanılan McDonnell F3H Demon ve Vought F7U Cutlass uçaklarında entegre edilmişti. Ancak Sparrow’un asıl önemli versiyonu, McDonnell Douglas F-4 Phantom II ile özdeşleşti. Bu uçak, dört adet AIM-7 Sparrow’u gövdesinin altındaki özel yuvalarda taşıyabiliyordu.
Kısa menzilli, kızılötesi arayıcı başlıklı AIM-9 Sidewinder ile birlikte, USAF’in AIM-4 Falcon serisi yerine kullanıldı. Yarı aktif hedef takibi dezavantajı olarak, sadece bir hedef aynı anda aydınlatılabilir ve fırlatan uçak hedef yönüne sürekli bakmak zorundaydı, bu da hava muharebesinde riskli veya zor olabiliyordu.
Aktif radar versiyonu olan Sparrow II, bu dezavantajları gidermek amacıyla geliştirildi ancak ABD Donanması 1956’da projeden çekildi. Kanada Kraliyet Hava Kuvvetleri, kendi CF-105 Arrow önleyicisini donatmak için projeyi devraldı ama 1958’de elektronik teknolojisinin yeterince uyarlanamaması nedeniyle Sparrow II uygulanabilir bir silah haline gelemedi.
Aktif radar rehberliğine sahip, Sparrow boyutunda bir hava-hava füzesinin yapılması ancak dijital elektroniklerin gelişmesiyle onlarca yıl sonra mümkün oldu.
AIM-54 Phoenix Uzun Menzilli Füze
ABD Donanması, filo hava savunması için AIM-54 Phoenix uzun menzilli füzeyi geliştirdi. 500 kg ağırlığında, Mach 5 hızında, seyir füzelerine ve onları fırlatan bombardıman uçaklarına karşı tasarlanmıştı.
Başlangıçta Douglas F6D Missileer ve General Dynamics–Grumman F-111B için düşünüldü, ancak nihayet Grumman F-14 Tomcat ile hizmete girdi. Phoenix, ABD’nin ilk “at ve unut” özellikli, çoklu hedefe aynı anda kilitlenebilen aktif radar güdümlü füzeydi. Bu sayede bir F-14, aynı anda 6 hedefi 160 km mesafeden takip edip imha edebilirdi.
AIM-120 AMRAAM’in öncüsü olan bu teknolojiler, yarı aktif radar rehberliğinden aktif radar rehberliğine geçiş sürecini temsil eder. Yarı aktif rehberlikte, fırlatan uçak füzenin hedefi takip etmesi için radar sinyali gönderir ve füze bu sinyali yansıtan hedefi izler. Bu yöntem, fırlatan uçağın hedefe sürekli yönelmesini zorunlu kılarak pilot için risk oluşturur.
Aktif radar rehberliğinde ise füzenin içinde kendi radar sistemi vardır; füze, hedefi kendi radarından bağımsız olarak arayıp takip edebilir. Bu sayede fırlatan uçak, füze fırlatıldıktan sonra manevra yapabilir veya başka hedeflere yönlenebilir. Bu teknoloji AMRAAM’ın başarısının temelini oluşturdu.
AMRAAM kullanım alanları
AMRAAM, özellikle modern savaş uçaklarının hava üstünlüğü sağlamasında kritik bir rol oynar. Çok çeşitli hava-hava görevlerinde kullanılmak üzere tasarlanmıştır. Özellikle düşman savaş uçakları, bombardıman uçakları ve insansız hava araçlarına (İHA) karşı etkili bir silah olarak görev yapar.
Füze, hem kısa hem de orta menzilli hava muharebelerinde tercih edilir. Bunu, yüksek hız ve hassas yönlendirme kabiliyeti sayesinde başarır. Hedef tespiti ve takibinde aktif radar arayıcı başlığı, AMRAAM’i oldukça güvenilir kılar.
Bunun yanı sıra AMRAAM, entegre hava savunma sistemlerinde de yer alır. Bazı kara tabanlı sistemlerde, özellikle hava savunma ağı içinde düşman hava araçlarını engellemek için kullanılır.
Şu anda Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetleri, Donanması ve Deniz Piyadeleri envanterinde dört ana AMRAAM varyantı bulunmaktadır.
- AIM-120A: Yaklaşık 3,7 metre uzunluğunda ve 152 mm çapındadır. Füze, katı yakıtlı roket motoru ile hızlanır ve Mach 4’e kadar çıkabilir. Maksimum menzili yaklaşık 50 km’dir. Aktif radar arayıcı başlığı sayesinde fırlatıldıktan sonra hedefi bağımsız şekilde takip edebilir. Seyrüsefer sistemi atalet sensörleri ve komut bağlantısıyla desteklenmiştir. AIM-120A, 60 kg civarında yüksek patlayıcı harp başlığı taşır ve yüksek hızda hedefle çarpma (hit-to-kill) etkisi yaratır.
- AIM-120B: AIM-120A’ya göre daha gelişmiş bir elektronik sistem içerir. Motoru ve dış boyutları hemen hemen aynıdır ancak arayıcı başlığı daha hassas ve karıştırmalara dayanıklıdır. Maksimum menzili yaklaşık 70 km’ye kadar uzamıştır. Bu varyantta seyrüsefer sistemlerinde güncellemeler yapılmıştır; GPS destekli atalet navigasyonu sayesinde uçuş rotasında daha doğru hedef takibi yapılabilir. Füze ağırlığı ve patlayıcı gücü benzer seviyededir.
- AIM-120C: Teslimatları 1996’da başladı ve tanıtıldığından beri sürekli olarak yükseltildi. AIM-120C, ABD Hava Kuvvetleri’nin F-22 Raptor uçağında iç taşıma kapasitesini dörtten altıya çıkarabilmek için daha küçük “kırpılmış” hava yüzeylerine sahiptir. AIM-120C-5 ve üstü modeller, önceki versiyonlara göre gelişmiş HOBs (High Off Bore-Sight) kabiliyetine sahip olup, bu sayede füze daha yüksek G yüküne dayanabilir ve arayıcı görüş alanı genişler; bu da füzeyi daha manevra kabiliyetli yapar ve hedefin, fırlatıcı uçağın ön görüş hattından sapmış olması durumunda da kullanılabilmesini sağlar. AIM-120C-6, selefine göre geliştirilmiş bir fünye (Hedef Algılama Cihazı) içerir. AIM-120C-7’nin geliştirilmesi 1998’de başladı, daha iyi güdüm ve menzil artışı içerir. Füze, 2003’te başarıyla test edilmiştir ve şu anda hem yurt içi hem de yabancı müşteriler için üretilmektedir. Bu versiyon, ABD Donanması’nın F-14 Tomcat uçaklarını F/A-18E/F Super Hornet ile değiştirmesine yardımcı oldu. Böylece F-14’lerde kullanılan uzun menzilli AIM-54 Phoenix füzelerinden oluşan açık, uzun menzilli AMRAAM-D ile telafi edilmiştir. Geliştirilmiş AMRAAM’ın hafifliği, F/A-18E/F pilotlarının uçaktan inişte daha fazla getiri ağırlığı taşımasını sağlar.
- AIM-120D: AMRAAM’ın hemen hemen her alanında iyileştirmeler içeren yükseltilmiş bir versiyonudur; menzil %50 oranında artırılmıştır (AIM-120C-7’ye göre yüksek) ve tüm uçuş profili boyunca daha iyi güdüm sağlar. Bu da öldürme olasılığını artırır. Füzenin İlk üretim 2006’da başladı ve 2009 Eylül’de tamamlandı. Bu süreçte üretici Raytheon, 5 Ağustos 2008’de AIM-120D’nin bir F/A-18F Super Hornet’ten fırlatılıp QF-4 hedef insansız hava aracına öldürücü mesafede yaklaşmasını test ettiğini bildirdi. AIM-120D’nin menzili gizlidir ancak yaklaşık 160 km (100 mil) veya potansiyel olarak 180 km (112 mil) civarında olduğu düşünülmektedir. AIM-120D (P3I Faz 4), AIM-120C’nin geliştirilmiş halidir; çift yönlü veri bağlantısı, GPS destekli daha hassas navigasyon, genişletilmiş kaçılmaz menzil, geliştirilmiş HOBS yeteneği ve maksimum Mach 4 hızına sahiptir. AIM-120D füzesi, ABD Hava Kuvvetleri ve Donanması ortak projesidir ve 2014’te operasyonel test ve değerlendirme süreci tamamlanmıştır. ABD Donanması 2014’ten itibaren kullanıma başlamış ve 2020’ye kadar Pasifik filo gruplarında taşınması planlanmıştır ama 2013 bütçe kesintileri nedeniyle bu tarih 2022’ye sarkabileceği düşünülmüştür. Avustralya Kraliyet Hava Kuvvetleri, AIM-120D’den 450 adet sipariş vererek ilk yabancı kullanıcı oldu. Bu alım, ABD hükümeti tarafından Nisan 2016’da onaylandı ve F/A-18F Super Hornet, EA-18G Growler ve F-35 Lightning II uçaklarında kullanılmaya başlandı.
Raytheon ayrıca, AIM-120’den türetilen ramjet motorlu bir versiyon olan Network Centric Airborne Defense Element (NCADE) üzerinde çalıştı. Bu füze, Sidewinder füzesinden alınan kızılötesi arayıcıya sahip olacak ve yakın patlayıcı füze başlığı yerine, Donanmanın RIM-161 Standard Missile 3’te kullanılan kinetik enerji vuruş-kill aracı kullanılacaktı. Ancak günümüzde bununla ilgili çalışmaların durdurulduğu biliniyor.
AIM-120A ve AIM-120B modellerinin servis ömürleri sonlarına yaklaşırken, AIM-120D modeli 2015’te ilk operasyonel kabiliyete ulaşmıştır. AMRAAM’ın yerini, ABD Hava Kuvvetleri, Donanması ve Deniz Piyadeleri için 2020 sonrası eski adıyla JDRADM (Joint Dual Role Air Dominance Missile) şimdiki adıyla NGM (Sonraki Nesil Füze) alması planlanmış ancak 2013 bütçe planında iptal edilmiştir. 2017’de LREW (Long-Range Engagement Weapon) adlı bir yedek üzerinde çalışmalar başlamıştır.
2017’de, AIM-260 Joint Advanced Tactical Missile (JATM) için AMRAAM’ın daha uzun menzilli bir halini geliştirmek üzere çalışmalar başladı. Bu füze, Çin PL-15 gibi yabancı silahlarla rekabet etmek için tasarlandı. Uçuş testleri 2021’de başlayacak, 2022’de operasyonel kabiliyete ulaşması bekleniyor ve bu durum, AMRAAM üretiminin 2026’da sona ermesine olanak sağlayacak.
2022 Temmuz’da Raytheon, AIM-120D-3’ün en uzun menzilli varyant olduğunu ve NASAMS bazlı AMRAAM-ER’nin hava atılımlı versiyonu AMRAAM-AXE’nin geliştirildiğini açıkladı.
AIM-120D-3 ve uluslararası müşteriler için AIM-120C-8 varyantı, Form, Fit, Function Refresh (F3R) programı kapsamında geliştirilmiş ve rehberlik bölümünde 15 yükseltilmiş devre kartı ve gelecekteki yazılım güncellemeleri için sürekli yükseltme imkanı sunmaktadır. Nisan 2023 itibarıyla üretilecek tüm AMRAAM’lar AIM-120D-3 veya AIM-120C-8 (F3R işlevi ile) versiyonlarıdır.
FMRAAM
FMRAAM (Geleceğin Orta Menzilli Hava-Hava Füzesi), 1990’ların ortalarında İngiltere’nin yeni Eurofighter Typhoon uçağı için talep ettiği uzun menzilli bir füze ihtiyacını karşılamak amacıyla geliştirilmiş, ramjet motorlu AMRAAM versiyonudur.
FMRAAM, Aérospatiale tarafından geliştirilen sıvı yakıtlı RASCAL (Küçük Kalibre Ramjet) itki sistemi kullanacaktı. MBDA Meteor ile rekabet etmiş ancak Meteor tercih edildiği için üretime geçememiştir.
AMRAAM için ramjet motor çalışmaları, 2000’lerde Variable Flow Ducted Rocket – Flight Vehicle Concept (VFDR-FVC) programı kapsamında devam etmiş ve Aerojet tarafından 2008’de prototip test edilmiştir.
Yer tabanlı sistemler
Norveç’in Gelişmiş Yüzey Hava Savunma Sistemi (NASAMS), Kongsberg Defence & Aerospace tarafından geliştirildi ve 1994-1995’te hizmete girdi. Bu sistem, altı AMRAAM füzesini taşıyan çekilir bataryalar ile ayrı radar ve kontrol araçlarından oluşur.
ABD Deniz Piyadeleri ve Ordusu, CLAWS (Complementary Low-Altitude Weapon System) ve SLAMRAAM (Surface Launched AMRAAM) programları kapsamında HMMWV üzerine altı rampalı AMRAAM fırlatıcısı test etti ancak bütçe kesintileri nedeniyle iptal edildi.
Daha yeni versiyon, Raytheon ile iş birliği içinde üretilen NASAMS’in Yüksek Hareket Kabiliyetli Fırlatıcıdır; bu araçta dört AMRAAM ve iki isteğe bağlı AIM-9X Sidewinder füzesi bulunur.
AMRAAM-ER
SLAMRAAM projesi kapsamında Raytheon, yüzeyden atılan AMRAAM’ın menzilini artırmak için AMRAAM-ER adlı geliştirilmiş versiyonu sundu. Bu füze, AMRAAM başlığını kullanan iki aşamalı güdüm sistemine sahip Gelişmiş Deniz Serçe Füzesidir (Evolved Sea Sparrow Missile). İlk kez Paris Air Show 2007’de gösterildi ve 2008’de test ateşi yapıldı.
SLAMRAAM fonlarının 2011’de iptal edilmesinin ardından NASAMS versiyonunun geliştirilmesi 2014’te yeniden başladı. Şubat 2015’te Raytheon, AMRAAM-ER opsiyonunu NASAMS için duyurdu ve 2019’da üretime başlanması bekleniyordu. İlk uçuş testi Ağustos 2016’da gerçekleştirildi. Füzenin taarruz alanı %50 menzil ve %70 irtifa artışıyla genişletildi. 2019’da Katar, NASAMS satın alımı kapsamında AMRAAM-ER siparişi verdi.
Füze, Mayıs 2021’de Andoya Uzay Merkezi’nde test ateşine tabi tutuldu. Şubat 2024’te Raytheon, geliştirilmiş roket motoru, kontrol aktüatör sistemi ve AIM-120C-8 rehberlik başlığı ile AMRAAM-ER’in yükseltilmiş versiyonunu uçuş testinde denedi. Raytheon, AMRAAM-ER’nin hava atılımlı uyarlaması olan AMRAAM-AXE (“Air-launched Extended Envelope”) versiyonunu da teklif etmektedir. 2024 yılı sonunda ise ABD hükümeti, Tayvan’a 3 NASAMS sistemi ve 123 AMRAAM-ER füzesi satışını onayladı.
Türkiye’nin AMRAAM tedariki ve GÖKTUĞ füzelerine olan yönelimi
AMRAAM NATO ülkeleri arasında yaygın kullanılan ve Türkiye’nin hava savunma kabiliyetini önemli ölçüde artıran bir silahtır.
Türk Hava Kuvvetleri, F-16 savaş uçaklarında bu füzeyi kullanarak hava üstünlüğü savaşlarında etkinlik kazanmayı hedeflemiştir. Ancak dışa bağımlılığın getirdiği tedarik ve kullanım sınırlamaları, Türkiye’nin milli çözümler geliştirme yönündeki motivasyonunu artırmıştır.
Bu ihtiyaç doğrultusunda Türkiye, savunma sanayii alanında önemli bir adım atarak GÖKTUĞ füze projesini başlatarak GÖKDOĞAN ve BOZDOĞAN füzelerini ortaya çıkarmıştır.
GÖKTUĞ füzeleri, görev profilleri ve teknik özellikleri açısından önemli farklar barındırır:
Özellik Bozdoğan (IIR Güdümlü) Gökdoğan (RF Güdümlü) Güdüm Sistemi Görüntüleyici Kızılötesi (IIR) Aktif Radar (RF) Menzil Görüş içi (WVR – Within Visual Range) Görüş ötesi (BVR – Beyond Visual Range) Kullanım Amacı Yakın mesafe, manevralı hava muharebesi Uzun menzilli, radar kilitli angajmanlar Arayıcı Başlık Kızılötesi hedef görüntüleme Aktif radar hedef takibi Harp Başlığı Parçacıklı patlayıcı Parçacıklı patlayıcı Karşı Tedbire Direnç Yüksek (flare, manevra vb. dirençli) Yüksek (chaff, ECM’e karşı dirençli)
GÖKTUĞ projesi, Türkiye’nin savunma sanayii için stratejik öneme sahiptir. Hem teknoloji transferi hem de milli üretim açısından kritik bir kilometre taşıdır. Bu kapsamda üretilen GÖKDOĞAN ve BOZDOĞAN füzeleri, Türk Hava Kuvvetleri’nin gelecekteki hava üstünlüğü stratejilerinde dışa bağımlılığı azaltarak, özgün ve güçlü bir hava-hava savaş kabiliyeti sunacaktır.
Bozdoğan:
- Düşük ve orta irtifada, yüksek manevra yapan hedeflere karşı etkili
- Özellikle dogfight (yakın hava savaşı) senaryoları için tasarlandı.
- Görüş içi hedefleme, kaska monteli nişangah (HMD) ile uyumlu.
Gökdoğan:
- Görüş ötesi hedeflere angajman yeteneği.
- Aktif radar başlığı sayesinde hedefe kilitlenip, “at-unut” mantığıyla çalışır.
- Düşman radarlarına ve elektronik karşı tedbirlere karşı yüksek dirençli
Ayrıca Türkiye, uluslararası alanda savunma ihracatı potansiyelini de artırmayı hedeflemektedir.
Türkiye’nin AIM-120 AMRAAM tedarikiyle başlayan hava-hava füze yolculuğu, GÖKTUĞ füzelerinin geliştirilmesiyle yerli ve milli teknolojilere dönüşmüş; bu da Türkiye’nin savunma gücüne önemli katkılar sağlamıştır.
Yeni nesil orta menzilli havadan havaya füze: AMRAAM yazısı ilk önce Tabya Dijital üzerinde ortaya çıktı.